ANNELİĞE İLK ADIM
GEBELİK
Sperm ve yumurtanın döllenmesine takiben oluşan normal gebeliğin ortalama süresi son adetin başlangıç gününden itibaren hesaplanarak 280 gün – 28 günlük, aylardan 10 ay-40 haftadır. Bu 40 haftalık gebelik süresi içinde anne vücudunda bir takım değişiklikler meydana gelirken bebekte iki hücreden itibaren sürekli büyüme ve gelişme süreci yaşamakta ve dış ortam şartlarına ayak uydurabilecek hale geldikten sonra olağanüstü sayabileceğimiz doğum mekanizmasıyla dünyaya gelmektedir. Tabii bu süreç her zaman olağan koşullarda devam etmeyebilir.
Normal şartlarda sağlıklı bir gebelik geçirmek her kadının arzusudur. Bunun için bir çift; çocuk sahibi olmayı arzu ettiklerinde, bir jinekoloğa başvurmalıdırlar. Genel bir jinekolojik muayene sonrasında gerekli testlerden sonra anne adayının sağlık problemi olmadığı kanıtlandıktan sonra gebe olmasına müsaade edilir. Bazı küçük önlemlerle ileride yaşayacağınız bir çok olumsuz durumları bertaraf edilebilmektedir. Örneğin küçüklüğünde kızamıkçık enfeksiyonu geçirmemiş, kızamıkçığa karşı bağışıklığı olmayan bir kadın, gebe kaldığında kızamıkçık geçirmekte olan bir çocuk ile karşılaşırsa, kendisi hastalığı belki çok hafif geçirir. Ancak karnında taşıdığı bebeğinde kalıcı hasarlar meydana gelir. Burada yapılacak şey anne adayında küçük bir kan testi ile kızamıkçığa karşı bağışıklığı olup olmadığını öğrenmek, eğer bağışıklığı yoksa aşılandıktan sonra gebe kalmasına müsaade etmektir. Bunun gibi toxoplazma denen kedi köpek teması, çiğ et ve topraktan bulaşabilen hastalığında tedavisi mümkündür. Keza diabetik annelerin çocuk arzusu durumunda, gebe kalmadan 2-3 ay öncesinde kan şekeri düzeyleri iyi ayarlı olursa konjenital (doğumsal) anomalili çocuk doğurma sıklığı azaltılabilmektedir.
Günümüz teknikleri ile adet gecikmesinde bir iki gün sonrasında gebeliği tespit etmemiz mümkündür. Bu arada anne adayları, biz obstetrisyenlerin sıklıkla kullandığı ultrasonografi tekniğine korku ile yaklaşıyorlar. Ancak ultrasonografi, normal bir gebeliğe zamanı olmayan yüksek frekanslı ses dalgaları ile çalışan bir alettir ve bunun röntgen ışınları ile yakın yada uzak bir ilişkisi yoktur, gebelikte kullanımı güvenlidir.
Gebeliğin teşhisi için erken dönemde artık idrar testlerinden çok yerine kanda bakılan gebelik hormonunun testini yapıyoruz, Bu dönemde rahim içinde gebelik kesesini görmemiz yönünden bize çok yardımcı yöntemlerden biride vajinal yoldan ultrasonografik muayenedir.
Erken gebelik trans vajinal USG ile 5. haftada gebelik kesesi, 6. haftada embriyo ve fetal kalp aktivasyonu rahim içinde görülen gebelik hormon tayını ve
rahim içi gebelik kesesinin gözükmesi dış gebelik olasılığını ekarte eder.
Gebeliğin ilk üç ayında düşük sıklığı fazladır. İlk üç ayda düşükle sonuçlanmanın en sık nedeni %70 kromozom anomalileridir. Bu şekilde aslında bize biraz can sıkıcı, kötü gibi görünse de, bu olay doğal bir seleksiyondur. Yani hayatla bağdaşamayacak kadar kötü anomalileri olan bebeklerin erken dönemde temizlenmesidir.
Üst üste üç tane düşük yapan çiftlerin mutlaka araştırılmaları ve bu araştırmalar içerisinde genetik tetkik yaptırmaları uygundur. Bu araştırmaların neticesinde bazı düşükler küçük basit tedbirlerle önlenebilmektedir. Akraba evlilikleri ile özellikle ailesel geçişli bazı metabolizma hastalıkları ve bazı kromozomal hastalıkların ortaya çıkma sıklığı artmaktadır. Görünürde hiçbir hastalık yakın aile fertlerinde bilinmese dahi, çekinik olan bazı gen karakterleri; çiftlerin benzer olma durumunda baskın vasıf almaları mümkündür. Sağlıklı bir gebelik süresi geçirmek ve sonunda sağlıklı bir bebeğe sahip olmak bir anne adayı için son derece mutluluk vericidir.
Anne adayları bebeklerini ellerine almadan karnındaki bebek için hep endişelidirler. Halk arasında yaygın söylenişi ile eli ayağı düzgün olmak aslında genel anlamda sağlıklı bir bebeği anlatmak için kullanılıyor. Siz anne adayları gebe olduğunuzda erken dönemde müracaat ettiğiniz doğum hekimi sizin için gerekli olan araştırmaları yapacak ve sizin normal bir gebelik sürecinde olduğunuz mu yoksa yüksek riskli gebe misiniz? Bunu saptayacaktır.
Yüksek riskli gebelerde kontroller daha sık ve detaylı yapılacaktır.
Bebeğin anomalileri yönünden ilk araştırma 11-14 gebelik haftalarında yapılır. İkili testte fetusun NT. (nuchal translusensi) ölçülür, kanda belli değerlere bakılarak mongol (down Trisomy 21 sendromu), Trisomy 18, Trisomy 13, noral tüp defekti olma riski belirlenir.
Bu test yakın yıllarda 16-20 haftalar arasında yapılan üçlü testten daha hassas bir testtir. Tanısal değer %60’lara varabilmektedir. Bu testle anomalili bebeklerin erken dönemde tanınmasını sağlama yönünde yapılan tarama testleridir.
Sonuçlar sadece risk grubunu belirler. 35 yaş ve üzeri anneler yaş itibari ile yüksek riskli sayıldıklarından tekrardan risk ölçümü önerilmez.
35 yaş üzeri anneler, daha önceden anomalili bebek sahibi olanlar, genetik yük taşıyanlar ve ikili testte ve üçlü testte yüksek risk grubunda çıkanlar için 16-20 gebelik haftalarında amniosentez yapılarak gerçek kromozom analizi yapılır ve kati teşhis konur. Yine erken dönemde kromozom anomalilerini belirlemek amacıyla 9-12 haftada koryon villus biyopsisi yapılabilir.
Daha ilk doktor vizitinde anne ve baba adayının kan gruplarının, annenin tam kan sayımı, kan şekeri, üre ve Hepatit B, Hepatit C, HIV virüsü, Toxoplazma taşıyıcılığı aranır.Hepatit B taşıyıcısı olan anneler, bebeklerine doğar doğmaz Hepatit B aşısı ve bağışıklık olarak da Hepatit b inmunoglobulin verilerek bu hastalığa karşı bebek koruma altına alınmış olur.
Anne adaylarının dengeli beslenmeleri, sağlıklı bir bebek doğumu açısından çok önemlidir.
Gebeliğin bir anne adayına getireceği ek kalori ihtiyacı günde 300 kilo kaloridir.Gebeliğin ek kalori tüketimi, gebelik süresince eşit dağılım göstermez. Gebe kalmayı izleyen, ilk birkaç hafta boyunca en az düzeydedir. İlk üç ayın sonuna doğru hızlı bir artış gösterir. Gebeliğin geri kalan süresi içinde genellikle sabit kalır. İkinci üç ay içinde kilo artımı anneye aittir.Bebek son üç ayda kilo alır. Normalde gebelikle kilo artışı 9-11,5 kg olarak kabul edilmektedir. Başlangıçta kilo fazlası olan gebelerde, gebelik süresince optimal kilo artımı 7 kg, kilo eksiği olanlarda ise 14 kg.dır.
Aşırı kilolar gebelikte tansiyon yüksekliği ve diabet için risk oluşturur.
Genellikle gebelikte kilo verilmesi önerilmez. Gebelikte vitamin ve minerallere gereksinim artar. Ancak bazı vitaminlerin özellikle gebeliğin ilk üç ayında, fazla düzeyde alınması teratojen ( sakatlıklara yol açan ) etkilidir. Örneğin A vitamininin belli düzeyin üzerinde alınmasa teratojen etkilidir.
Gebelikte, diyetinize etkileyeceğiniz mineraller, demir, kalsiyum ve çinko gerek bebeğin sağlıklı gelişimi, gerekse annenin dengeli gebeliği açısından önemlidir.
Anneye kalsiyum- Demir(Fe), folat ve B vitamininden zengin gıdalar önerilir. 3. aydan sonra ise diyete dengeli vitamin, demir, kalsiyum doktorumuz tarafından önerilecektir.
Gebelikte seyahat, gebelerin sıkça doktora danıştıkları durumlardan biridir. Düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, kanamaya neden olabilecek placenta previa ( çocuk eşinin rahim ağzına yakın olması yada tam kapatması ) gibi özel bir durum yoksa seyahate uygun koşullarda müsaade edilir. Gebelerde uzun süre aynı pozisyonda kalmak bacak kan dolaşımını bozacağından varislere ve damar içi kan pıhtılaşmalarına yol açacağından seyahat esnasında sık sık mola vermek, bu sırada gebeye kısa bir yürüyüş önerilir. Basınç kabinleri ayarlanmış uçak yolculuğu gebeler için güvenlidir.
Gebelerde ağız sağlığı önemlidir. Problemli dişler gebelik esnasında tedavi edilebilir.
Gebelikte özellikle doğuma hazırlık yönünden 5 ve 6. aydan sonra doktor kontrolünde yorucu olmayan egzersizler önerilebilir. Bunlar arasında kalça kaslarını güçlendiren egzersizler, karın kaslarına yönelik egzersizler, soluk alıp verme ve ıkınma egzersizleri vardır. Yorucu beden derecesini artıran dakika nabız sayısını 120 üzerine çıkaran egzersizler zararlıdır.
Gebelik döneminde genel olarak cinsel ilişki yasağı yoktur. Cinsel ilişkiye herhangi bir (düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, plasantanın rahim ağzına yakın yerleşimli oluşu gibi durumlar dışında) gebelik evresinde son aya kadar müsaade edilir ( 8. ay sonuna kadar).
Anne adaylarının diğer bir endişesi de doğumun nasıl olacağıdır. Sıklıkla anne adayları doğum hekimine doğumun normal mi yada sezaryenle mi olacağı konusunda soru yöneltirler. Birkaç kesin durumun dışında henüz doğum olayı başalamadan doğumun sezaryen ile mi yoksa vajinal yoldan mı olacağı kesinlik kazanmaz. Bir gebeye önceden sezeryen olacağını söyleyebilmek için çocuğun eşinin önde olması ( plasenta previa ), çok iri bebek (4500 gr. Ve üzeri) annenin pelvisinin çok dar olması, bebeğin geliş anomalileri ( ters olması) annenin eskiden geçirilmiş rahim ameliyatları (myomektomi, metroplasti gibi) dışında doğumun nasıl olacağını söylemek mümkün değildir. Bazen çocuğun eşi gününden önce ayrılır. Çocuğu besleyen eş anne rahminden ayrılınca bebek yeteri kadar besin ve oksijeni anneden alamaz ve anne karnında ölür. Bu durum çok acildir, bebek hayatını tehdit ettiği gibi annenin de yaşamsal riski vardır. Acil sezaryen yapılarak bebek ve anne yaşamı kurtarılabilir.
Anne karnında gelişme gerilikleri, prematüre doğumlarda sezaryenle doğum tercih edilir.
Normal doğumun üç evresi vardır. Bunun ilki ağrılar ve rahim kasılmaları ile rahim ağzının yumuşayarak açılması, tam açılma olduktan sonra yine rahim kasılmaları ve annenin ıkınmaları ile bebeğin doğuşu üçüncü evrede plasentanın ayrılışıdır. Bütün bu eylem sırasında bebeğin içeride oksijensiz kalmasının tespiti, rahim açılmasının durması, doğumun ilerleyememesi durumlarında da normal bir doğum takip edilirken sezaryenle sonuçlanabilir.
Gerek normal doğumun gerekse sezaryenin amacı sağlıklı bir anne ve ona verebileceğimiz sağlıklı bir bebektir. Ülkemizde halen doğum esnasında anne ve bebek ölümleri gelişmiş ülkelere oranla çok daha fazladır. Bunlar arasında kırsal kesimlerde, evde yalnız ebe yardımı ile doğum hala süregelmektedir. Kırsal kesimde ki insanlarımıza ehil ellerde doğum imkanı sunduğumuz takdirde bu oranın çok hızlı olarak düşeceğine eminim.
Kadın Hast. ve Doğum
Jin.Op. Dr. Zehra ÇETİNKALE